Evlat

Sana o otel odasının balkonunda, bir yaz sabahı, denize gitmek yerine oturup anlattığım şeyi hatırlıyor musun evlat?

O zaman 12 yaşında ki sana uzay/zaman, Quantum mekaniği, kara deliklerden bahsederken bunu hemen anlayabileceğini ve sindirebileceğini düşünmedim. Buna rağmen beni dikkatlice dinleyip hep soru sordun. Anlamaya çalıştın.

Amacım anlamamı sağlamak değildi.

Temel bir iç güdünü harekete geçirmeye çalışıyordum. Bizi insan yapan ve ilerlememizi sağlayan bir iç güdüyü; "merakını"

Sana, şayet Mars'a giden bir astronot olmuş olsaydım döndüğümde aynı yaşta olacağımı anlattığım da nasıl hayrete kapılmıştın. Zihnimizin henüz keşfedemediğimiz evrenden bile geniş olduğunu ama bedenlerimiz ve araçlarımızın bunu ispat edecek kadar gelişmediğini söylediğimi hatırlıyorum.

Aradan neredeyse bir yıla yakın bir zaman geçti ve seninle oturmuş InterStellar'ı ağzımız bir karış açık izlediğimizde bir baba olarak neler hissettiğimi bilmezsin.

Evlat filmde ki en can alıcı repliklerden biridir "İnsanları ileriye götürmek için bazılarını geride bırakmak gerekir" sözü.

Bir bilim-kurgu filmin içerisine sıkıştırılmış o şiir gelsin aklına hep. Dylan Thomas'ın şiiri. Her şeye rağmen tek başına da olduğun da, bilim ve insanlık adına yalnız kalacağın zamanlarda dudaklarında mırıldan.

Bildiğim her şeyi öğretebilirim evlat sana ve bilmediğim her şeyi de seninle öğrenebilirim, bunu sakın unutma.

Baban, Bahadır Üge

-----------
Gitme o güzel geceye kibarlıkla
İhtiyarlık yanmalı ve söylenmeli gün kapandığında;
Öfkelen, öfkelen ışığın ölümünün karşısında.

Akıllı adamlar, bilmelerine rağmen karanlığa gömüleceklerini sonunda,
Sözleri şimşek çaktırmamış olduğu içindir ki onlar
Gitmezler o güzel geceye kibarlıkla.

İyi insanlar, son defa ellerini sallarlar, öylesine ateşli bağırarak.
Faydasız işleri, yeşil bir koyda dans ediyor olabilir ama onlar da,
Öfkelenirler, öfkelenirler ışığın ölümünün karşısında.

Güneşi uçarken yakalamış olan vahşi insanlar,
Ve öğrenen, çok geç, yas tuttuklarını onun yolunda,
Gitmezler o güzel geceye kibarlıkla.

Kör gözlerin gök taşı gibi alevlenip ve şenlenmesini
Kör eden bir görme gücüyle gören ağır hasta adamlar da
Öfkelenirler, öfkelenirler ışığın ölümünün karşısında.

Ve sen, benim babam, hüzünlü tepede, orada
Yalvarırım, lanetle ve kutsa beni şimdi acımasız göz yaşlarınla.
Ama gitme o güzel geceye kibarlıkla.
Öfkelen, öfkelen ışığın ölümünün karşısında.

Dylan Thomas

Bahadır Üge

Kategori : Yazılar -  Tarihi : 01/02/2015


Oğluma...

Tüm hakları Bahadır Üge'ye aittir. Adı belirtilmeden kullanılmaz. © Bahadır Üge

Şiirler - Bahadır Üge
Fotoğraf : Hossein Zare


Değerli yorumlarınız benim için önemlidir..