Mahşer / Aşk - Başlangıç

Hani nerede yazdıkların? diye sordu, Boş odada ikisinden başka hiç bir şey yoktu. Bir kaç adım daha atıp odanın duvarlarına tavanına bakıp gözü parlayarak ona bakan oğlana döndü.

–Hani dedi , ellerini iki yana açıp. Omuzları kaldırdı, dudaklarını büzüp aşağıdan aşağıdan tekrar baktı odaya. Etraf tamamen boştu, neyi görmesini istediğini anlamamıştı.Tek bir eşya bile olmayan küçük pencereli odayı sabahın henüz tam olarak doğmamış güneşi aydınlatmaya çalışıyordu.

- Bekle dedi çocuk. Sustular öylece. Pencereden sızan ışıkla yavaş yavaş gölgeler yerini değiştirmeye oda içinde hareket eden başka başka gölgeler oluşturmaya başladı.

Bir süre öylece durdular odanın içinde. Pencerenin pervazının arasından sızıp, kapalı odanın kapısından cılız bir ıslık çalarak çıkan rüzgârın sesinden başka tek bir ses yoktu.

Beklediler, beklediler…
Yoğunlaşan ışığın aydınlatmaya başladığı tavan ve duvarlarda belli belirsiz izler görmeye başladı kız. Gözlerini kısıp eliyle o izlere doğru yöneldi. Onların ne olduğunu anlamaya çalıştı. Başını iki yana çevirip ışığın yırtıp attığı karanlık sonrasında oluşan izlerin ne olduğunu anlamaya çalıştı. Duvarlara dokunmaya başladı parmaklarıyla.

- Bunlar, bunlar el izi…. Parmakların… diye mırıldandı.
- Evet dedi oğlan başı önde. Sonra yavaşça kafasını kaldırıp aşağıdan aşağıdan keskin bir ifadeyle.
- Sana yazdıklarımı sormuştun.
Işık keskin bir şekilde içeriye dolduğunda manzara alabildiğine netleşti. El izleri sanki bir suyun üzerinde dalgalanan boya misali duvarlarda süzülüyordu. Resmedilmiş gibiydiler. Birbirleriyle kesişiyor, açılıyor sarılıyor ve sanki haykırıyor gibiydiler. Duvar bir tuval olmuş ve silik bir boya ile dans eden ellerin kiri ile boyanmış bir haldeydiler.

Kız, şaşkınlıkla dört bir yanında beliren bu siluetlere baktı. Her şey iyi hoşta nasıl o el izleri böylesine sudan geçirilmiş gibi ya da ne bileyim bir duman gibi süzülebiliyordu duvarlarda.

- Peki ama bu, bu nasıl? Diyecek gibi olduğunda kızın dudaklarına parmaklarını koyup ona doğru bir adım attı.

- Nefesim, dedi. Ellerimle seni duvara yazarken sana hissettiğim her şeyimi duvarlara fısıldadım. Onlar, senin için harcadığım her kelime için nefesimle anlatmak istediğim şeyi resmettiler. Ben bunların hiçbirini çizmedim. Sadece sana her ne hissettiysem, nefesim ellerimin izlerini bir cümle gibi bu siluetleri yaratmak için kullandı. Bu oda sensin işte. Sana ne hissettiysem bu duvarların içinde saklı. Bunlar sensizliğimin resimleri….

Her şey durdu birden, zaman da öyle.
İzler kıvrılmaya başladı duvarlarda

Bahadır Üge

Kategori : Hikaye -  Tarihi : 25/12/2013

Tüm hakları Bahadır Üge'ye aittir. Adı belirtilmeden kullanılmaz. © Bahadır Üge

Şiirler - Bahadır Üge
Fotoğraf : Hossein Zare


Değerli yorumlarınız benim için önemlidir..